Üniversiteye başladığımda öğrenci topluluklarına üye olayım bari deyip toplulukları araştırmaya başladım. E tabi ilk gözüme çarpan, çocukluğumdan beri ertelediğim Dans Topluluğu oldu. İçeriğinde sırasıyla Latin Dansları, Salsa ve Arjantin Tango dersleri olduğunu öğrendim. İlk kayıt yaptıranlar arasına girdiğimde mutluluktan uçmaya başlamıştım bile.
Bilirsiniz öğrenci topluluklarında en revaçta olan topluluktur dans topluluğu. Bizim üniversitede de aynı durum söz konusuydu ve yoğun kayıt dolayısıyla derse katılımı sınırlamak için kura yöntemine başvurulmuştu.
Listelerin açıklanmasını heyecanla beklemem, listede adımı görememekle hüsrana dönüşmüştü.
İlk dönem umudumu kesip başka şeylerle uğraştım. 2.dönem kayıtlar tekrar alınmaya başladı ve bu sefer ilk kayıt yaptıran ben olmuştum. Şanslıydım çünkü ilk dönem kayıt yaptıranlardan çok katılan olmamıştı ve bu sefer çok cüzii bir ücret karşılığında kayıt yapılıyordu. Bastım parayı kayıt yaptırdım bende :)
Benim üniversiteye başladığım sene devam zorunluluğu olmadığından bütün ömrüm medikonun önünde, topluluğun standında geçiyordu. Tevekkeli değil ilk sene 5 dersi verememem.
2. sene o yılın revaçta olan dansı Arjantin Tangosuydu. İlk zamanlar pek hoşuma gitmese de öğrendikçe daha çok sevmeye başladım.
Diğer senelerde artık bende topluluğun kalıcı üyelerinden oldum ve üniversite hayatım boyunca hep dans ile iç içeydim. İlerleyen senelerde Arjantin Tangosu eğitmeni oldum. Partnerimle şenlikler için gösteri grubu oluşturup, onlara kareografi çıkarıp çalıştırdık falan.
Okulun son yılı dansı bırakma kararı aldım, aldırıldım hatta :) 2 sene falan dans etmedim. Ama içimdeki özlem hiç sönmedi. Çünkü insan dans ederken her şeyi unutuyor, sanki bulutlarda uçuyor.
İstanbula döndüğümde aklımda sürekli dans etmek vardı. Bursada workshoplarına katıldığım, Arjantin Tangosunu Türkiyeye getiren,